3 Nisan 2008 Perşembe

INTO THE WILD

Bu film ! gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek yapılmış bir filmdir.

kesinlikle İZLEYİN!

Hayatımın filmi! Hayatımda bir kez olsun gerçekleştirmek istediğim hayallerimden bir tanesi; bu filmde yeniden canlandırılmış, izledikçe insanın, hayatta anlam arayışına dair,çok şeyler çıkarılabilir. bu filmi Tekrar,tekrar izleyebilirim.

filmden aldığım birkaç sözü aşağıda sıraladım*


İki yıl süresince dağ taş dolaştı.
Sonsuz bir özgürlük.
Sınır tanımayan bir maceracı.
Evi yollar olan...
...güzelliklere yolculuk
yapan bir seyyah.
...ve galibiyet sonucu ruhsal dönüşümün
başarıyla tamamlanması.
Medeniyet tarafından daha fazla
zehirlenmemek uğruna kaçtı...
...ve yabanda kaybolmak uğruna...

...ıssız doğada tek başına
dolandı.
ALEXANDER MAYIS 1992

"Bu olay düşüncelerimizde
geçmişten, baskıdan, kanundan..
...ve sıkıcı zorunluluklardan
kaçışla bağdaştırılmıştır.
"Mutlak özgürlük.
"Bana aşk, para, inanç,...
"...şöhret, adalet yerine...
"...gerçeği verin."
Her şeyi yapabilirsin.
Her yere gidebilirsin.
Para ve güç sadece bir illüzyondur.
Açgözlüyüzdür.
Kabullendiğimiz şeye karşı
İhtiyacın olduğundan fazlasını
istemen gerektiğini sanırsın.
Hepsine sahip olana kadar
doyuma ulaşmazsın.
...hayatta bir şey istediğinde,
ona uzan ve al.
...sessiz, gözlerden uzak bir yaşam".
"Sonra dinlence, doğa, kitaplar,
müzik...
"İşte benim mutluluk tanımım budur."
Taşıyacağım bu bilgeliği bedenimde
kariyer denen şey bir
20. yüzyıl icadıdır...
...ve ben bir kariyer istemiyorum.
Muhtaç biri değilim.
Christopher Johnson McCandles
anısına
12 Şubat 1968 - 18 Ağustos 1992
Ölümünden iki hafta sonra Chris'in
cesedi, avcılar tarafından otobüste bulundu.
(Bu portresi fotoğraf makinesinde, tab
edilmemiş halde bulundu.)
19 Eylül 1992'de, Carine McCandless
ağabeyinin külleriyle beraber Alaska'dan...
...güney sahiline uçtu. Külleri uçakta
yanında taşıdı... sırt çantasında.

2 Nisan 2008 Çarşamba

KİTAP


Yazarı : Prof.Dr. Carl SAGAN
Adı : Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı
Basım Yeri : Tübitak Yayınları
Yayın Yılı : 2000
Pek az sayıda bilim adamı, bilimin merak, heyecan ve coşkusunu geniş kitlelere aktarmada Carl Sagan kadar başarılı olabilmiştir. Pulitzer ödülüne sahip Sagan'ın milyonların düş gücünü yakalama ve zor kavramları anlaşılır bir biçimde aktarabilme yetisi okurlar açısından gerçek bir kazanımdır. Akıldışılığın ve batıl inançların egemen olacağı yeni bir Karanlık Çağ'ın eşiğinde olup olmadığımız sorusu Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı'nın çıkış noktası. Kitapta bir yandan bilimsel çalışmalara neden kara çalındığı sorgulanırken, bir yandan da uzaylılarca kaçırılma, "bağlantı kurma" ve şifacılık gibi konuların içyüzü gözler önüne seriliyor. Karanlık Bir Dünya'da Bilimin Mum Işığı, Sagan'ın bilimle bir ömür boyu süren gönül ilişkisinin bir bildirgesi sayılabilir.

18 Mart 2008 Salı

ANTALYA FOTOĞRAFLARI

Hafta sonu gezisinde çektiğim
ANTALYA (DÜDEN ŞELALESİ) Resimleri.
ANTALYA (YAT LİMANI)

10 Mart 2008 Pazartesi

Prof. Dr. OKTAY SİNANOĞLU

Yale Üniversitesi tarihinin, hatta Batı'nın en genç yaşta profesör olmuş kişisi. Bilimin harika çocuğu... Pro­fesörlük unvanını aldığında yalnızca 26 yaşındaydı. İki defa Nobel'e aday gösterildi. Ödül almakla ilgilenmedi. Defalarca Nobel Akademisi' nin isteği üzerine Nobel'e adaylar gösterdi. Dünyanın sayısız yerinde buluşları ve kuramlarıyla ilgili konferanslar verdi. Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'ne seçilen ilk ve tek Türk...
kitaplarını okumaktan zevk aldığım büyük bilim adamı.


1953 yılında Ankara’da TED’in Yenişehir Lisesini birincilikle bitirdi. TED tarafından Amerika’ya burslu Kimya Mühendisliği için gönderildi. 1956 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de Kimya Mühendisliğini birincilikle bitirdi. 1957’de Amerika Birleşik Devletlerinde MIT’den birincilikle Yüksek Kimya Mühendisi oldu. Alfred Sloan ödülünü aldı. 1959’da Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de; Kuramsal Kimya Doktorasını yaptı, doktorasını yaparken iki ödül kazandı. 1959-1960 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri Atom Enerjisi Merkezinde araştırmalar yaptı. 1961’de hem Harvard, hem de Yale’de kendisinin yeni Nicem (“Kuvantum”)Kimyası ve fiziği üzerine teorileri hakkında üst düzey derslerde yeni buluşlarını anlattı. 1962 yılında Batının 300 yılda en genç profesörü oldu (26 yaşında Yale Üniversitesinde); 1962 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti yalnız Oktay Sinanoğlu’na mahsus olmak üzere kendisine Danışman Profesör unvanını verdi. Türkiye’de de kuramsal kimya bölümünü kurdu.



1964’de Moleküler Biyoloji konusunda ikinci kürsüsüne Yale Üniversitesine atandı. 1973’te Almanya’nın en yüksek Aleksander von Humboldt Bilim Ödülünü ilk kazanan kişi oldu. 1975’te Japonya’nın Uluslararası Seçkin Bilimci Ödülünü kazandı; yine 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu’na ilk ve tek, Türkiye Cumhuriyeti Profesörü unvanı verildi. 1976’da Japonya’ya Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Kendisi Türk-Japon kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin temellerini atmıştır.
Amerika Bilim ve Sanat Akademisinin ilk ve tek Türk üyesidir.
Sinanoğlu bugün 67 yaşında. Bakın ABD'ye gitme kararını alırken yaşadığı duyguları nasıl anlatıyor: "....Türk Bayrağı ve Atatürk karşımda, cam çerçeveli olduğu için bayrağın üs­tünde kendi yansımamı görüyorum. İçimden yemin ettim, "Gideceğim ve orada söz sahibi olacağım. Sonra dönüp onlarla Türkiye için mücadele edeceğim."
Yeminini de yerine getirdi Sinanoğlu.
Küreselleşmede, hedef sadece AB'ye girmek olamaz.
Dünyanın gereklerine göre kendi­mizi geliştirmek zorundayız.
Eşitler arasında küreselleşme olur; aksi takdirde bir taraf zarar görür.
Bilim ve teknikteki gelişme, insanların kafalarında yarattıkları fikirlerin üzeri­ne azimle gitmeleriyle gerçekleşir.
Türkiye'nin sorunu faizleri ödememek değil. Bunlar gelip geçici olaylar.
Ö-nemli olan yetişmiş insan gücü ve insanların kafalarındaki gönüllü gelişme.
Türkiye'nin sorunu son 50 yıldır perçin­lenen aşağılık duygusundan kaynaklanıyor.
kendine güvenmeyen insan yeni girişimlerde bulunamaz.
Bu ise doğuştan kazanılamaz. Yaratıcı ruhta insanların gelişmesine yol açacak, gençlerin yetiştirilmesiyle olur. Böylelikle IMF'ye olan borçlarımız ödenir hale gelir.
Eğitim sistemini yeniden yaratmalıyız.
Dünyada ha­zırlık sınıfları, dershaneler yok.
Bilim üreteceğiz,.
En tehlikeli sömürgecilik, köleleşme zihinlerin ve gönüllerin sömürgeleşmesi köleleşmesidir. Birinci vazifemiz gönlümüzü ve zihnimizi kölelikten kurtarmaktır. Bunun için kendi dilimizi, Türkçe ile eğitim şarttır. Türkiye’nin savunması Türkçe’nin savunması ile başlar. Bir millet tarihten nasıl sinir? Türkiye’nin bugün ne sanayisi, tarımı, teknolojisi kalmıştır ne de araştırma bilimi kalmıştır. Son çıkarılan kanunlarla topraklar yabancılara çok ucuza satılmaktadır. İşte 50 yıldır olan eğitim sistemi ile adı vatan olan şehit kanıyla sulanmış toprakları kolayca yabancılara satacaklar yetiştirilmiştir. Topraklar da gittikten sonra sıra sepet havasına gelir. Havai, Haıtı, Filistin’e bakın neler olmuştur.
Bunu bi­liyorum ve müjdeler olsun diyorum.

Kaynakça ; Prof. Dr. OKTAY SİNANOĞLU (BÜYÜK UYANIŞ)

9 Mart 2008 Pazar

ŞELALE EVİ (Frank Lloyd Wright)

Gerçekleştirdiği 300'ü aşkın yapıyla 20.yüzyılın başında mimarlığın yeni bir görünüme kavuşmasında etkili olan Frank Lloyd Wright, "Organik Mimarlık" adı verilen, doğal biçimlerden yola çıkarak iç ve dış mekanın bütünleşmesini temel alan bir mimarlığın ilkelerini ortaya koymuş, betonarmenin kullanım alanlarını geliştirerek Modern Mimarlık tarihininin en önemli kişiliklerinden biri olarak tarihe geçmiştir. New York'ta tasarladığı Guggenheim Modern Sanat Müzesi mimari gücünü tüm dünyaya kanıtlamıştır

Tasarımını çok beğendiğim ABD Pennsylvania’daki Şelale Evi


ABD’nin gelmiş geçmiş en iyi mimarlarından Frank Lloyd 'un tasarladığı. Şelale Evi (Falling Water House) 1939 yılında Edgar J. Kaufmann için inşa edilen yapı 1964 yılında halka açıldı. Günümüzde bile çağdaş kalmayı başarabilmiş yapı hem doğayla kurduğu ilişki iç mekánlarının dengesini ve akıcılığını mükemmel bir ölçekte çözmüş.

Önemli eserleri
Charnley evi, Astor Street, Chicago, 1891 William H. Winslow evi, River Forest, Illinois, 1893 Highland Park evi, Illinois, 1902 Darwin D. Martin evi, Buffalo (New York), 1904 Larkin Building, Buffalo, 1904 Oak Park kilisesi, Illinois (1904-1906) Robie evi, Chicago (1906-1909) Coonley evi, Riverside, Illinois, 1908 la Miniatura de Pasadena (1923) Fallingwater house (Şelale Evi) (1936) Johnson Wax apartmanı (1939) Lakeland kampüsü (1940-50) Guggenheim Müzesi New York (1956-1959

22 Şubat 2008 Cuma

Atatürk'ün Sanat Görüşü

İlk devlet ve resim müzesini gezerken İbrahim Çallı'dan bilgi alıyor.
(20 Eylül 1937)
Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 67)

Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir. Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 378)

"Güzel sanatlara da alakanızı yeniden canlandırmak isterim. Ankara'da bir Konservatuvar ve Temsil Akademisi kurulmakta olmasını zikretmek, benim için bir hazdır. Güzel Sanatların her şubesi için Kamutay'ın göstereceği alaka ve emek, milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 387)

11 Ocak 2008 Cuma

DOĞU