10 Mart 2008 Pazartesi

Prof. Dr. OKTAY SİNANOĞLU

Yale Üniversitesi tarihinin, hatta Batı'nın en genç yaşta profesör olmuş kişisi. Bilimin harika çocuğu... Pro­fesörlük unvanını aldığında yalnızca 26 yaşındaydı. İki defa Nobel'e aday gösterildi. Ödül almakla ilgilenmedi. Defalarca Nobel Akademisi' nin isteği üzerine Nobel'e adaylar gösterdi. Dünyanın sayısız yerinde buluşları ve kuramlarıyla ilgili konferanslar verdi. Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'ne seçilen ilk ve tek Türk...
kitaplarını okumaktan zevk aldığım büyük bilim adamı.


1953 yılında Ankara’da TED’in Yenişehir Lisesini birincilikle bitirdi. TED tarafından Amerika’ya burslu Kimya Mühendisliği için gönderildi. 1956 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de Kimya Mühendisliğini birincilikle bitirdi. 1957’de Amerika Birleşik Devletlerinde MIT’den birincilikle Yüksek Kimya Mühendisi oldu. Alfred Sloan ödülünü aldı. 1959’da Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de; Kuramsal Kimya Doktorasını yaptı, doktorasını yaparken iki ödül kazandı. 1959-1960 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri Atom Enerjisi Merkezinde araştırmalar yaptı. 1961’de hem Harvard, hem de Yale’de kendisinin yeni Nicem (“Kuvantum”)Kimyası ve fiziği üzerine teorileri hakkında üst düzey derslerde yeni buluşlarını anlattı. 1962 yılında Batının 300 yılda en genç profesörü oldu (26 yaşında Yale Üniversitesinde); 1962 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti yalnız Oktay Sinanoğlu’na mahsus olmak üzere kendisine Danışman Profesör unvanını verdi. Türkiye’de de kuramsal kimya bölümünü kurdu.



1964’de Moleküler Biyoloji konusunda ikinci kürsüsüne Yale Üniversitesine atandı. 1973’te Almanya’nın en yüksek Aleksander von Humboldt Bilim Ödülünü ilk kazanan kişi oldu. 1975’te Japonya’nın Uluslararası Seçkin Bilimci Ödülünü kazandı; yine 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu’na ilk ve tek, Türkiye Cumhuriyeti Profesörü unvanı verildi. 1976’da Japonya’ya Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Kendisi Türk-Japon kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin temellerini atmıştır.
Amerika Bilim ve Sanat Akademisinin ilk ve tek Türk üyesidir.
Sinanoğlu bugün 67 yaşında. Bakın ABD'ye gitme kararını alırken yaşadığı duyguları nasıl anlatıyor: "....Türk Bayrağı ve Atatürk karşımda, cam çerçeveli olduğu için bayrağın üs­tünde kendi yansımamı görüyorum. İçimden yemin ettim, "Gideceğim ve orada söz sahibi olacağım. Sonra dönüp onlarla Türkiye için mücadele edeceğim."
Yeminini de yerine getirdi Sinanoğlu.
Küreselleşmede, hedef sadece AB'ye girmek olamaz.
Dünyanın gereklerine göre kendi­mizi geliştirmek zorundayız.
Eşitler arasında küreselleşme olur; aksi takdirde bir taraf zarar görür.
Bilim ve teknikteki gelişme, insanların kafalarında yarattıkları fikirlerin üzeri­ne azimle gitmeleriyle gerçekleşir.
Türkiye'nin sorunu faizleri ödememek değil. Bunlar gelip geçici olaylar.
Ö-nemli olan yetişmiş insan gücü ve insanların kafalarındaki gönüllü gelişme.
Türkiye'nin sorunu son 50 yıldır perçin­lenen aşağılık duygusundan kaynaklanıyor.
kendine güvenmeyen insan yeni girişimlerde bulunamaz.
Bu ise doğuştan kazanılamaz. Yaratıcı ruhta insanların gelişmesine yol açacak, gençlerin yetiştirilmesiyle olur. Böylelikle IMF'ye olan borçlarımız ödenir hale gelir.
Eğitim sistemini yeniden yaratmalıyız.
Dünyada ha­zırlık sınıfları, dershaneler yok.
Bilim üreteceğiz,.
En tehlikeli sömürgecilik, köleleşme zihinlerin ve gönüllerin sömürgeleşmesi köleleşmesidir. Birinci vazifemiz gönlümüzü ve zihnimizi kölelikten kurtarmaktır. Bunun için kendi dilimizi, Türkçe ile eğitim şarttır. Türkiye’nin savunması Türkçe’nin savunması ile başlar. Bir millet tarihten nasıl sinir? Türkiye’nin bugün ne sanayisi, tarımı, teknolojisi kalmıştır ne de araştırma bilimi kalmıştır. Son çıkarılan kanunlarla topraklar yabancılara çok ucuza satılmaktadır. İşte 50 yıldır olan eğitim sistemi ile adı vatan olan şehit kanıyla sulanmış toprakları kolayca yabancılara satacaklar yetiştirilmiştir. Topraklar da gittikten sonra sıra sepet havasına gelir. Havai, Haıtı, Filistin’e bakın neler olmuştur.
Bunu bi­liyorum ve müjdeler olsun diyorum.

Kaynakça ; Prof. Dr. OKTAY SİNANOĞLU (BÜYÜK UYANIŞ)

0 yorum: